Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Tüm paydaşlarda ve karar alıcılarda aynı algının oluşması ve mücadeleye dair olan kararlılık enflasyonla mücadelede başarının ön koşuludur. Mücadelenin ilk koşulu ortak algı ve farkındalıktır. Enflasyonla mücadelenin ikinci olmazsa olmaz koşulu doğru dezenflasyon politikalarının devreye sokulması alinde öngörülebilir enflasyon patikasının toplum geneli ve fiyat koyucular tarafından kabul ve itibar görmesidir.
Enflasyondaki yükselişten sonra politika kararlarımızın etkilerinin devreye girmesiyle birlikte beklentilerde ve dağılımında iyileşme işaretleri belirmeye başlamıştır. Gelecekte enflasyonun ne olacağına dair beklentilerde düzelme fiyat oluşumlarına yansımaktadır. Fiyatlama davranışlarında olumlu gelişmeler yaşanıyor. Otomobil, beyaz eşya gruplarında fiyat artış hızı azalmakla birlikte indirimler başladı. Fiyat indirimlerine başlamaları tüketiciler, rekabet ortamı için olukça sevindiricidir.
KİRA ARTIŞLARINDA YAVAŞLAMA SİNYALİ!
Büyükşehirlerde kiralık ev ilanlarındaki fiyat artışlarında belirgin yavaşlama sinyali alıyoruz. Parasal aktarım sürdükçe bu gözlemler daha da yaygınlık gösterecektir. Enflasyonun ana eğiliminde gerileme başladı. Kasım ayı öncü göstergeler aylık enflasyonda gerilemenin devam edeceğine işaret etmektedir. Yıllık enflasyon mayıs ayında tepe noktasına ulaştıktan sonra 2024’ün ikinci yarısında gerileyecek.
BÜYÜME HAKKINDA
Talepteki dengelenme sürecini ekonomimizin sürdürülebilir gelişimi için anahtar nitelikte görüyoruz. Dezenflasyon öngörülebilirliği artırarak sanayimizin potansiyelinin gerektirdiği uzun vadeli kaynakların oluşmasını sağlayacaktır. Reel sektör yatırımlarının teknolojik adaptasyonun ekonomik büyüme katkısının kalıcı olarak artmasını hedefliyoruz.
Kredi gelişiminin doğru bir hız ve kompozisyonda olmasını öngörüyoruz. Stratejik bir perspektifle finansmana erişim, finansman maliyet konusunda parasal sıkılaşmanın doğru kalibrasyonunu yaparak gerekli tedbirleri almaya çalışıyoruz.
Enflasyonun yüksek büyümenin maliyet olduğu konusundaki yanlış algı belli enflasyon eşik düzeyleri içerisinde büyümenin sürdürülebilirliğine ciddi engel teşkil etmektedir.
Amaç kararlı bir şekilde dezenflasyon sürecini devam ettirmek olmalıdır.
Para politikası adımlarımın etkilerinin ortaya çıkmasının belli bir zaman alacağının bilincindeyiz. Söz konusu adımların olumlu etkilerini gözlemlemeye başladığımızı ifade etmek isterim.
KREDİ VE KREDİ KARTLARI HAKKINDA
2023 yılının ilk yarısında kredi kartları ve taşıt kredileri öncülüğünde bireysel kredi büyümesi tarihsel ortalamaların üzerine çıkmıştı. Temmuz ayından itibaren bireysel kredilerde normalleşme başlamıştır. 4 haftalık büyüme oranlarına baktığımızda bireysel kredilerde zirveye çıktığı nisan ayı başında yüzde 7.4’ten 17 kasım itibarıyla yüzde 2.1’e gerilemiştir. Bu oran taşıt kredilerinde yüzde 1.4’e inerken, ihtiyaç kredilerinde yüzde 1.3 civarında yatay seyretmektedir.
Bireysel kredi kartı yüzde 4 ile yüksek bir hızda seyretmekle birlikte daha ılımlı bir patikaya ilerlemekte. Bireysel kredi kartı azami faiz oranlarında bir değişiklik olmayacağını sizlerle paylaşmak isterim.
Reel sektöre TL cinsinden kredi akışının toparlanması ile ticari kredi dengeli bir yapıya kavuşmuştur. Kredi mekanizmasının işlevselliğindeki iyileşme özel ve kamu bankalarında kendini göstermekte. Haziran ayı öncesinde ticari krediler KOBİ segmenti firmalara tahsis edilirken son aylarda dağılımda normalleşme gözlemliyoruz.
Reeskont ve yatırım taahhütlü avans kredilerinde belirgin bir artış olmuştur. Böylelikle ticari kredi kompozsisyonuna hedeflenen yönde önemli bir katkı sunmaktadır.
‘İHRACATÇIMIZA SUNULAN GÜÇLÜ BİR DESTEKTİR’
Geçen hafta reeskont kredileri ile yatırım taahhütlü avans kredilerinde yeni düzenleme yaptık. Toplam faiz maliyetine üst sınır getirdik. İskonto oranını azami yüzde 25.93’te sabit tuttuk. Kredi faizleri seviyesi düşünüldüğünde ihracatçımıza sunulan güçlü bir destektir.
Yatırım taahhütlü avans kredisini yeniden yapılandırarak 3 yıl boyunca 300 milyar TL limit tahsis ettik. Yeni çerçevesi ile güçlendirilmiş YTAK programı ile cari dengeye katkı verecek dolaylı etkileri döviz kuru ve fiyat istikrarı üzerinde hissedilecek alanlarda üretim kapasitesinin artışını hedeflemekteyiz.
‘TÜRK LİRASINA GEÇİŞ ZAMANI GELMİŞTİR’
Türk lirasına geçiş zamanı gelmiştir. Bunun en doğrudan yansımalarını mevduat gelişmelerinde görüyoruz. TL tasarruf araçlarına ve özellikle vadeli mevduata olan talep artmıştır. 17 Kasım itibarıyla sadece 12 hafta içerisinde TL mevduat 1.7 trilyon TL armış, KKM 601 milyar TL gerilemiş, aynı dönemde döviz cinsi mevduatta 3 milyar dolar gerilemiştir.
‘REZERVLER 9 YILIN EN YÜKSEK SEVİYESİNDEDİR’
17 Kasım itibarıyla rezervler mayıs sonuna kıyasla 36 milyar dolar artmış 134 milyar doların üzerine çıkmıştır. Son 9 yılın en yüksek seviyesindedir. Yakın dönemde rezervlerde gözlenen artışlarda Batılı fon girişlerinin etkisi görülmüştür.
CDS PRİMİ HAKKINDA
Mayıs ayında 700 baz puan seviyesinde olan 5 yıllık CDS primi, 339 baz puanlara kadar gerilemiştir. Türkiye’ye olan yatırımcı güveni, finansman koşullarında belirgin bir iyileşmeye yol açmakta döviz kurundaki istikrara önemli bir katkıda bulunmaktadır. Döviz kuru oynaklığında kayda değer düşüş gözlenmektedir.
Sadeleşme adımları sayesinde getiri eğrisi normalleşmiş sabit getirili TL varlıklara olan ilgi önemli ölçüde artmıştır. Ülkemiz varlıklarına olan taleplerin artmasıyla fiilen girişlerin arttığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde de rezervlerimizdeki artışı kalıcı kılarak TL varlıklara olan dış talebin gelişimini ülkemiz için en iyi anlayışla tesis eden bir yaklaşımla destekleyeceğiz.
Halen öngördüğümüz dezenflasyon süreçlerinden önceki geçiş dönemini yaşamaktayız. Enflasyonda geçici bir yükselişe şahit oluyoruz.
Parasal aktarım birkaç çeyreğe yayılan etkilerle gerçekleşmektedir. Parasal sıkılaştırma sürecimizin etkilerini büyük ölçüde dezenflasyonu tesis edeceğimiz 2024 yılında göreceğiz. Talepte dengelenme yaşanırken arz güvenliğinin sağlanmasına azami katkı vermeyi sürdüreceğiz.
Döviz kuru istikrar, cari işlemler dengesinde iyileşme, rezervlerde artış devam edecektir. Dezenflasyon dönemini öngörülebilirliğin artacağı, enflasyondaki düşüşün kalıcı olarak sağlanacağı istikrar dönemi devam edecektir.
Reel sektör firmalarımız likit bilanço yapıları, yüksek karlılıkları, azalan borçluluk oranları sayesinde finansman maliyetlerindeki artış kaynakları riskleri yönetebilecek kapasitededir.
Ülke risk primindeki gerileme ile birlikte bankacılık ve reel sektörün dış finansman koşullarında iyileşme sürecektir.
Reel sektörün hem de finans kesiminin güçlü bilanço yapısı para politikamızın etkinliğini destekleyen en önemli faktörlerden biridir. Finansal istikrar açısından elde ettiğimiz kazanımları fiyat istikrarı ile taçlandırarak toplumsal refaha en büyük katkımızı sunmuş olacağız.
‘PARASAL SIKILAŞTIRMA HIZINI YAVAŞLATACAĞIMIZI ÖNGÖRÜYORUZ’
Parasal sıkılaştırma hızını yavaşlatacağımızı sıkılaşma adımlarımızın kısa bir zaman diliminde tamamlanacağını öngörüyoruz.”